DETAYLI BİLGİ

Cami Yeşil Külliyesi içinde yer alır. Kanatlı camiler (Ters T) grubunun en seçkin örneklerindendir. Planı bakımından kendisinden önceki Yıldırım Camii’ni andırır. Son cemaat yeri bulunmamakla birlikte, kuzey cephedeki kemer üzengileri, beş bölmeli bir son cemaat yerinin planlandığı, ancak her nedenle gerçekleştirilemediğini göstermektedir. İsmini, bir zamanlar minarelerinde bulunan yeşil ağırlıklı çini süslemelerinden aldığı muhtemeldir. 1640 yılında Bursa’ya gelen Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde, caminin minaresi gibi kubbelerinin de yeşil çinilerle kaplı olduğunu yazmaktadır.

Mimarı Hacı İvaz b. Ahi Bayezıt (Hacı İvaz Paşa), Nakkaşı ise Ali b. İlyas Ali’dir. Caminin yazıtlarına göre, yapının bitirildiği tarih Aralık 1419, süslemelerin tamamlandığı tarih ise 1424’dür.

Planından da anlaşıldığı üzere, caminin zemin katı genel olarak bir merkez mekan ile bunun güneydoğusundaki daha küçük bir mihrap önü mekanı, merkez mekanın kuzeydoğu ve güneybatısında birer yan eyvan, ayrıca bu yan eyvanların doğu bitişiğinde, kapıları merkez mekana açılan birer odadan oluşmaktadır. Giriş koridorunun iki yanında yaklaşık 6,00 x 7,00 metre boyutlarında iki oda daha bulunmaktadır.

Yapıya kuzey cephesindeki büyük ve olağanüstü oyma süslemeleri bulunan ana kapıdan girilir. Kuzey cepheye eklenmesinin düşünüldüğü son cemaat yerinin, Çelebi Sultan Mehmet’in ölümü üzerine yarım kaldığını öne süren yazarlar vardır. Caminin kuzey cephesindeki ana kapıdan girilince, 2,30 metre genişliği olan ve kilise narteksi görünümlü koridorun iki tarafındaki merdivenlerden, o dönemde devlet işlerinin görüldüğü bölümler olduğu anlaşılan birinci kata çıkılır.

Asıl ibadet alanının orta kubbe ile örtülü olan merkez mekanına alçak bir kapıdan girilir. Kubbenin çapı 13,00 metre, yerden yüksekliği ise 25,00 metredir. Prizmatik üçgenler (badem) üzerine oturtulmuş merkez kubbenin kasnağında üçü açık, biri kör dört pencere bulunmaktadır. Kubbenin tepesinde sekizgen bir aydınlık feneri, bunun tam altında, zeminde, yüksek kenarlı sekizgen bir havuz yer alır. Merkez mekanın duvarları koyu renk, kemerleri ise beyaz mermerden yapılmıştır. Merkez kubbeyi mihrap kubbesine bağlayan mermer kemer, Bursa kemeri biçiminde olup, yedi sıra istalaktitli bir yastığa bağlanmakta, onun altında silmeli bir çerçeve ortasında beş sıra istalaktitli niş bulunmaktadır. Merkez mekanın gerisinde (kuzeyinde) iki müezzin mahfili, bunların üzerinde, ortada “hünkar mahfili”nin balkonu bulunmaktadır.

Mihrap kubbesinin örttüğü güneydoğu mekanın zemini, merkez mekan zemininden 0,98 metre yüksek olup, üç basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır. Burayı örten kubbe, 2,84 metre yüksekliğinde bir kasnağa oturtulmuştur.

Yüksekliği 10,67, genişliği 6,00 metre olan mihrap, çini sanatının en seçkin örnekleri ile bezenmiştir. Dıştan içe doğru hat sanatının sırasıyla “sülüs” ve “kufi” biçimlerinin kullanıldığı bir yazı kuşağı ile on iki sıra istalaktitli bir silme, geometrik motifli bir su, daire biçimli bir profil ve çiçekli iç pervaz gelmektedir. Mihrap kavsarasının üstünde bir ayna, bunun üstünde de lale motiflerinden oluşan bir taç vardır. Mihrabın sağ (batı) yanında, iki taraflı korkulukları bulunan dar bir merdivenle çıkılan, tepesi altıgen külahla örtülü ve özenli bir ahşap işçiliğinin ürünü olan “minber” yer almaktadır. Mihrap mekanının güneydoğu ve kuzeydoğusunda, kapıları merkez mekana açılan yaklaşık 6,50 metre boyutlarında, kare planlı iki oda yer almaktadır. Bunlarda sekizgen kasnağa oturan, 32 dilimli birer kubbe ile örtülüdür.

Caminin kuzeybatı ve güneybatı köşelerinde, ana yapı üzerinden çıkan iki adet minaresi vardır. Bu minareler yapının ilk döneminden kalma olmayıp, 1855 depreminin ardından, 19. Yüzyıl sonlarına doğru yapılmıştır. Caminin asıl minareleri, olasılıkla İznik’teki Yeşil Cami minaresinde görüldüğü gibi, ağırlıklı olarak yeşil rengin hakim olduğu çinilerle süslenmiş bulunuyordu. Minarelerin külahları yakın zamana kadar başka biçimde iken, 20. yüzyılın başlarında günümüzdeki form verilmiştir.

Tuğla işlemeli silindir gövdeleri, ana yapının kuzeybatı ve güneybatı köşelerine oturan kesik küre (küp) biçimli kaideler üzerinde yükselmektedir. Bu küplerin hemen üstlerinde, şerefe altı süslemelerinden önce, bilezik biçiminde birer çıkıntı yer almaktadır. Şerefe altları istalaktitli, korkulukları mermerdendir. Minare külahları, dışa taşkın bir çemberin üzerinden iç bükey kavisle giderek incelerek yükselmekte, tepeye yakın yerde kademeli olarak geçilen bir silindir oluşturmakta ve bunun üzerine de alem yerleştirilmiş bulunmaktadır.

Beden duvarları düzgün kesme taş kullanılarak örülmüştür. Caminin kanatlarındaki odalar çok çeşitli amaçlar için kullanılmıştır. Hatta bu bölümlerde ocaklar ve dolaplar bulunmaktadır. Pencerelerin mermer çerçeveleri de çok güzel biçimde işlenmiştir ve bir çoğunda yazı bulunmaktadır. Kapı ve pencere kapaklarındaki ahşap işçiliği, devrin en güzel örneklerindendir.

Yeşil Camii’nin karşısında bulunan ve Bursa’nın en değerli anıtsal yapılarından biri olan Yeşil Türbe bulunur. 1421 yılında Çelebi Sultan Mehmet tarafından yapılmıştır. Türbenin mimarı Hacı İvaz Paşa’dır. Türbenin büyük bölümü yeşil çinilerle kaplıdır. Türbe içinde Çelebi Sultan Mehmet’in sandukası yanında; oğulları Mustafa, Mahmut ve Yusuf ile kızları Selçuk Hatun, Sitti Hatun, Hafsa Hatun, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatunun çinili sandukaları bulunur.

GALERİ

YORUMLAR

0.00
0 yorum
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmalısınız.